
14 Mayıs 2009 Perşembe

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Her yıl muharrem ayının 10. gününe denk gelen gün aşure günü olarak kabul edilir .Geleneksel olarak ülkemizde aşure pişirilip dağıtılır.Geçmişimizden günümüze özelliğini kaybetmeden gelen aşure yapımı,önceleri annelerimizin kazanlarla yapıp dağıttıklarını hatırlarım.Lezzetli ve yapımı zevkli aşuremin tarifini veriyorum.Tabi ki bu tarifi kendi istediğiniz daha faklı malzemelerle farklılaştırabilir ve lezzzetinizelezzet katabilirsiniz.
SÜSLEMELERİ İÇİN :
YAPILIŞI:
10 Mayıs 2009 Pazar

MALZEMELER:(5-6 kişilik)
1/3 su bardağı nohut
Yarım bardak dövme
5 bardak su
3 çorba kaşığı un
1.5 bardak yoğurt
3 çorba kaşığı tereyağı
1 çorba kaşığı kuru nane
Yeterince tuz
HAZIRLANIŞI:
Nohut ve dövmeyi 2 bardak su ile bir gün önceden ıslatın. Kalan suyu katıp basınçlı tencerede yumuşayıncaya kadar yaklaşık 1 saat pişirin. Unu başka bir kapta yoğurtla ezip içine pişme suyundan birkaç kaşık koyarak ılıtın. Yoğurtlu karışımı tencereye azar azar eklerken çorbayı sürekli karıştırın. Tuzu katıp 10 dakika pişirin. Yağı tavada eritip naneyi ekleyin. Birkaç kez çevirip ocaktan alın ve çorbanın üzerine gezdirin. İnanın çok lezzetli ve vitaminli bir çorba...


ANNELERİN EN GÜZELİNE
Dünya da kaç kişi elleri olan fakat onu kullanamayan, ayakları olan ama yürüyemeyen, isteklerini ağlamasıyla bildiren, konuşamayan, altına yapan, geceleri tatlı uykulardan uyandıran birine bakmak ister? Kim bu kadar aciz biriyle hiç usanmadan ilgilenmek ister ya da bunu kim yapabilir? Ne kadar zor iş dediğimiz tüm bu işleri karşılık beklemeden, severek yapan tek canlı annelerdir.Dünyanın en kutsal varlıklarıdır anneler. En duygusal, en vefalı, en çok değeri bilinen ve haklarının ödenmesi imkansız olan meleklerimizdir. Gözlerimizi açtığımız ilk günde başlar onlara bağlılığımız. Daha hiçbir şeyin farkında değilken onların kucağında ağlamamız kesilir ve her ağlamamızda bilir ne derdimiz olduğunu. Bizim ağlamamız başkalarına kötü gelebilir ama onlara değildir; onlar bıkmadan usanmadan yetişir imdadımıza. En güzel elbiseleri giyindirir, en güzel yiyecekleri yedirir bizlere. Hep sevgiyle büyütür bizleri.
Bizlerde mutluluk duyarız bunlarda ve hep hediye vermek isteriz onlara. Hatta bizim onlara ilk hediyemiz konuşmaya başladığımız gündür ve ilk öğrendiğimiz kelimenin “anne” olmasıdır. O an onun en mutlu anlarından biridir. Hediyemizi çok duygusal bulur ve sevinçlerinden ağlarlar.
Aradan yıllar geçer ve ilkokul çağına geliriz okulun ilk günü her zaman ki gibi yanımızdadırlar. Ve yine bizi büyümüş olarak görmeleri ağlamalarına neden olur. Okula alışana kadar da onlar götürür bizi okula ama tabi bu süre kimimizde uzun sürer. Okuldan geldiğimizde ilk iş okulda neler yaptık onları anlatırız. Neler öğrendiğimizi anlatırız onlara. Bizi sıkılmadan ve ciddiyetle dinlerler sanki çok önemli bir şey anlatıyormuşuz gibi… Okul hayatımız bu şekilde sürer. Sınavlarımız iyi olursa sevinir kötü olursa üzülürler. Ama bunu belli etmezler kimi zaman. Teselli ederler bizleri üzülmememiz için.Onlar hayatımız boyunca sevincimizde de üzüntümüzde de ağlarlar. Ama bazıları vardır ki annelerini sokağa atarlar, onlar annelerine kötü sözler söylerler, onlar annelerinin değerini bilmezler. Buna rağmen yine bir şey demez, diyemez anneleri. Ne de olsa çocuğumdur diye düşünürler, kıyamazlar. Onlar bu durumlarına da yine ağlarlar ama sevinçlerinden değil vefasızlıktan… O yaşa getirdikleri çocuklarının bunları yapması üzer onları, bebeklik günlerini hatırlarlar onların ve ne kadar çok duygulanırlar.İşte bu duyguyu hiç yaşatmayalım onlara. Hakkını zaten ödeyemeyeceğimiz annelerimize değer verelim, üzmeyelim, ağladıkları zamanlar üzüldükleri değil sevindikleri zamanlar olsun ve onlara saygılı olalım. Çocukluk günlerimizi hatırlayalım ...
9 Mayıs 2009 Cumartesi
-Değersiz olarak gördüğünüz limon kabuklarını güneşli bir yere koyup kurutursanız, özellikle isli ve yağlı mutfak eşyalarınızı ovarken şaşırtıcı sonuçlar alabilirsiniz.
-Çileklerinizi ıslak bir muslin kumaşa sarıp birkaç kere hızla sallarsanız, çileklere buluşan kum ve toprakların muslin kumaşa yapıştıklarını görürsünüz.
-Gravyer peynirinin kurumaması için, daha evvel tuzlu suya batırılmış, nemli bir beze sararak muhafaza ediniz.
-Ekmek içi ile hazırlanmış sandviçleri, üst üste koyarak, nemli ve iyice sıkılmış bir peçeteye sararsanız, uzun zaman taze olarak muhafaza edebilirsiniz.
-Süte biraz karbonat atarsanız hem çabuk bozulmaz hem de kolay hazmedilir.
-Kuş üzümlerini ayıklamak için, onları bir avuç unla ovuşturunuz ve kalın delikli bir süzgece atınız, un ile beraber çöpler de düşer.
-Balığı seçerken son derece dikkatli olmalısınız. Gözleri pırıl pırıl parlak, solungaçları ise pembe yada kırmızı renkte olmalıdır.
-Limon sert ise, kesilmeden evvel bir iki dakika sıcak suya batırınız, daha sulu olur.
-Buzdolabınızın iyi soğutması için içine bir torba tuz koyun. Tuzun dolaptaki nemi aldığını göreceksiniz.
-Balıkları temizlemeden yarım saat kadar dondurucuda bekletirseniz, temizleme işi sizi daha az yorar. Balık pişirirken hiç de hoş olmayan bir koku kaplar evi. Bunu önlemek için de kabın veya tavanın içine birkaç defne yaprağı atmayı deneyin.
-Açıkta unutulan ve bayatlayan bisküvileri küçük fırın tepsisi içinde birkaç dakika ısıtırsanız, yeniden tazelik kazandıklarını görürsünüz.
-Sodalı içeceklerin gazlarının kaçmasını engellemek için buzdolabının içine başaşağı yerleştirin.
-Taze ekmek kolay kesilmez; parçalanır, dağılır. Muntazam dilimler elde etmek için, ekmek bıçağınızı kaynar suya sokup biraz bekletin, sonra hemen kurulayıp ekmeği dilimlemeye başlayın. Sık sık, hatta her dilimde bıçağı sıcak suya sokmanızda fayda vardır.
-Açılmakta direnen cam kavanozların altına sert bir şekilde vurursanız açılacaklardır.
-Yeterince olmamış limonlardan beklenildiği kadar su çıkmaz. Tıpkı çok sert limonlardan da çıkmadığı gibi. Bu tür limonları kesmeden önce, birkaç dakikalığına çok sıcak suya batırıp bekletin. Limonların daha fazla su verdiğini göreceksiniz.
-Eğer naneyi doğrayarak kullanacaksanız üzerine biraz şeker serpin böylece nanenin kokusunu arttırmış olursunuz.
-Pirinç, fasulye, mercimek, kuru bakla ve benzerlerini saklarken böcek oluşmasını önlemek için kavanoz ya da kutunun içine iki, üç diş sarımsak koyun.
-Sucukları serin bir yere asmak yetmez. Zamanla üstlerini beyaz bir küf kaplar. Bunu önlemek için zaman zaman sucukların üstünü yarıya kestiğiniz bir limonla silin.
-Çok yağlı taze süt, kaynatılırken çoğu kez dibi tutar. Tencerenin dibini temizlemek de güç olur. Bunun için sütü kaynama kabına koymadan önce, kabı temiz su ile çalkalayın. Kurutmadan içine sütü döküp kaynatın. Dibi tutmayacaktır.
-Havucun rengini kaybetmemesi için kaynayan suyun içinden aldıktan sonra hemen soğuk suyun altına tutup birkaç dakika bu şekilde bekletin.
-Tuz topaklanıyorsa tuzluğun içine birkaç adet pirinç koyun. Pirinç tuzun rutubetini alacak ve topaklaşmayı önleyecektir.
-Ekmekler bayatladığı zaman robotta çekip galeta unu haline getirin. Dondurucuya atıp gerektiği zaman kullanın.
-Kaşar peynirinin kurumasından şikayetçiyseniz ağzı kapalı bir kavanoz içinde muhafaza edin.
-Kabuklarını soyduğunuz meyveların kararmalarını önlemek için limonla ovun.
-Domatesler pörsümüş ise yarım saat boyunca tuzlu su dolu bir kabın içinde buzdolabında bekletirseniz çok daha güzel görünecektir.
-Mumların ömrünü uzatmak için kullanmadan iki saat önce buzdolabının derin dondurucusuna koyarak bekletin.
-Patateslerin filizlenmesini önlemek için patates torbasının içine birkaç adet yeşil elma atın.
-Patates soyarken üzerini bir bulaşık teli yardımıyla ovuşturursanız rahatça soyulmasını sağlayabilirsiniz.
-Marulların uzun süre taze kalması için bir saat su dolu bir kapta tutun. Sonra buzdolabına açık kısmı aşağı gelecek şekilde yerleştirin. Bu şekilde on gün saklayabilirsiniz.


ÇITIR (PUF) POĞAÇA
Malzemeler
1 su bardağı süt
YAPILIŞI
Mayayı çok az ılık suyla eritin.Ilık süt, sıvıyağ, tuz, şeker, yumurta akı ve un ile ele yapışmayacak yumuşaklıkta hamur yapın. Mayalanmasını beklemeden 8 parçaya ayırın.Her parçayı tabak büyüklüğünde açıp, üzerine yumuşak tereyağından ince bir tabaka halinde sürün. Hamurları üstüste dizerek, her parçada bu işlemi tekrarlayın. En üsttekine yağ sürmedim .Üstüste dizilmiş hamurları fazla ezmeden yavaş yavaş 60-70 cm çapına gelinceye kadar büyüttüm. Sigara böreği sarar gibi kesip, arasına peynir koyarak sardım. 30-40 dakika mayalandırıp, üzerine yumurta sarısı sürdüm ve 180 derecede üzerleri kızarana kadar pişirdim.

MALZEMELER :
YAPILIŞI : Kabakları yıkayın,iki uç kısmını kesip atın.Kabuklarını soyun.Rendenin ince tarafıyla bir kaba rendeleyin.Elinizle hafifçe sıkarak suyunu alın.Taze soğanları ayıklayıp ince doğrayın.

KOL BÖREĞİ
Malzemeler
3 adet yufka
1 adet yumurta
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı süt
1/2 çay bardağı sıvıyağ
İçi İçin:
3 adet haşlanmış patates -kıymalıda olabilir (Kırmızı toz biber, karabiber, nane ilave edilmiş ve ezilmiş olacak)
250 g beyaz peynir
Üzeri İçin:
Susam
Çörekotu
YAPILIŞI
1. Bir kasede yumurta yoğurt, süt ve sıvıyağı karıştırın.
2. Yufkanın bir tanesini tezgahın üzerine serin. Fırçayla her tarafına hazırladığnız harçtan sürün. Ortadan ikiye katlayın. Uzun kenarına patates veya peynir koyun, iki kenarından içe kıvırarak, rulo halinde sarın.
3. Diğer iki yufkaya da aynı işlemleri uygulayın.
4. Kol böreklerini yağlanmış tepsiye dizip, üzerlerine yoğurtlu harçtan sürün. Susam ve çörek otu serpin.
5. 200 derece fırında kızarıncaya kadar pişirin.
Afiyetle yiyin..
Malzemeler:
1 su bardağı pudra şekeri
1 yumurta sarısı
150 gramyumuşak margarin veya tereyağ
1 paket kabartma tozu
1/2 su bardağı dövülmüş ceviz
3 su bardağı un
1 çay kaşığı tarçın
TARİFİ:
1. Un ve kabartma tozunu eleyin.
2. Ayrı bir kapta; oda sıcaklığında yumuşamış yağ, pudra şekeri, ceviz içi ve yumurta sarısını elinizle iyice karıştırın.
3. Un,kabartma tozunu ve tarçını ekleyin. Kulak memesi yumuşaklığında bir hamur olana kadar yoğurun. Un az gelirse ekleyebilirsiniz.
4. Elinizle ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlayın ve üzerini bastırmadan yağlanmış tepsiye dizin. (Yağlı kağıt serilmiş tepsiye de koyabilirsiniz.)
5. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında, hafif kızarana kadar pişirin. (Çok açık renk olacak.)
1 adet yumurta
150 gramyumuşak margarin veya tereyağ
1 paket kabartma tozu
1/2 su bardağı dövülmüş ceviz
3 su bardağı un
Yapılışı:
1. Un ve kabartma tozunu eleyin.
2. Ayrı bir kapta; oda sıcaklığında yumuşamış yağ, pudra şekeri, ceviz içi ve yumurta sarısını elinizle iyice karıştırın.
3. Unu ve kabartma tozunu ekleyin. Kulak memesi yumuşaklığında bir hamur olana kadar yoğurun. Un az gelirse ekleyebilirsiniz.
4. Elinizle ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlayın ve üzerini bastırmadan yağlanmış tepsiye dizin. (Yağlı kağıt serilmiş tepsiye de koyabilirsiniz.)
5. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında, hafif kızarana kadar pişirin.
5 Mayıs 2009 Salı
Meşhur mercimekli köfte
BAHARIN MÜJDECİSİ

Baharın müjdecisi eriğin saymakla bitiremeyeceğimiz faydaları; *Kansızlığı giderir, iştah açar ve hazmı kolaylaştırır.*Romatizma, mafsal kireçlenmesi ve nikriste faydalıdır.*Ateş düşürücü etkisi de olan erik, diş temizliğine de yardımcı olur.*Regl düzenleyici, idrar söktürücü ve terleticidir.*Tuzsuz rejim yapan ve romatizma rahatsızlığı olanlara iyi geldiği bilinmektedir.*Kalp ve böbrek hastalıklarına, karaciğer hastalıklarına karşı Bvitamini ihtiva eden erik, bu özelliği sayesinde sinir sistemini takviye eder.*Çekirdekleri ise bağırsak solucanlarını düşürmekte kullanılır. Türkiye'deki en tanınmış erik çeşitleri can eriği, papaz eriği, mürdüm eriği ve tatlı üryani eriği olarak biliniyor. Türkiye'nin hemen her yöresinde yetiştirilen erik, daha çok taze meyve olarak tüketildiği gibi komposto, hoşaf, şurup, pekmez, reçel, marmelat veya kurutularak saklanıyor. İlkbaharda çıkan eriğin yeşil, kırmızı ve sarı meyvesi sonbahara kadar, kurutulmuşu da yıl boyunca tüketilebiliyor.